SİSTEMATİK UYGULAMALI-ALIŞTIRMALI
ARAPÇA FİİL CÜMLESİNİ TAMLAYANLAR
VE
KARŞITSAL ÇÖZÜMLEMESİ
İçindekiler
TAKRİZ
Dil hayatın her alanını kuşatan gelişen, değişen,
üreten, çok boyutlu, girift ve canlı bir sistemdir. Sitemin öğrenimi, ancak dört
temel dil becerisinin dilbilgisi denetimli ve tümleşik edinimiyle gerçekleşir.
Çünkü dört temel beceri bir aracın tekerleklerine, dilbilgisi de onları yöneten
direksiyona benzer. Bütünler yapısı gereği öğretiminde beş unsurdan birinin
dışarıda bırakılması, hepsini işlevsiz yapar. Acı gerçekse biri diğerinin asla
ayrılmazı nahiv ile konuşma ediniminin birbirine zıtmış gibi ikiye bölünmesi ve
takım taraftarı bağnazlığıyla rakip hale getirilerek öğrencinin bütünler öğrenimden
yoksun bırakılmasıdır.
Yabancı dil kimliği ile Arapça dört temel
dil becerisi, dilbilgisinden ayrıştırılarak öğretilemez. Dilbilgisi öğretimiyle
de Arapça iletişimsel dört temel dil becerisi öğretilemez. Yüzyıllar süregelen uygulamanın
kesin sonuçlarını hala tartışmaksa geçmiş ve gelişmelerden habersizliktir. Zira
Sibeveyh’e atfedilen ve pek çok kaynakta olan (النَّحْوُ فِي الكَلَامِ كَالمِلْحِ فِي
الطَّعَامِ) vecizesi, dilbilgisinin ölçü ve değerini belirtir. İbn
Muheymir; (أَوَّلُهُ
شُغْلٌ وَآَخِرُهُ بَغْيٌ) nahvin temel, ancak hep temelde kalmanın aşırılık
olacağını belirtir. Ebu Hanife de; (المُكْثِرُ مِنْ النَّحْوِ كاَلْمُكْثِرِ
مِنْ غَرْسِ شَجَرٍ لَا يُثْمِرُ) aşırı nahvi meyve vermeyen hep süs ağacı
dikmeye benzeterek açıklar.
Arapça öğretiminin sürüp giden problemlerinden
bir de; “kem alet ile kemâlat olmaz” ekseninde biriken engellerdir. Gereğinden
fazla girift ve karmaşık birleşenler arsından hassas öğretim-öğrenim dengesini kurarak
“alet yapar, el övünür” ile problemi çözecek olan sistematik öğretim kitaplarına
çok gerek vardır. Bundan dolayı temel kaynak ihtiyacını karşılayacak nitelikte,
maharet ve dirayetle hazırlanmış bu eseri sizlere sunmanın sevinç ve mutluluğu
içindeyim.
Ayrıntılı inceleme fırsatı bulduğum eser, Arapçanın
omurgasını oluşturan fiil cümlesi konularını ayrıntılarıyla ele alır. Fiil
cümlesi; fiil ile failden oluşan cümle olsa da, olayın geçtiği yer, zaman ve eylemin
cereyan ediş şeklini açıklayan unsurları da içerir. Bununla birlikte cümlenin
ana unsuru olan fiil de bazen farklılıklar gösterebilir. Çünkü Arapçada öyle
filler vardır ki “gönderdim” “çıkardım” derken kendisi nesne “meful”
olur. Bununla birlikte bir nesneye ihtiyaç duymayan “hastalandım”,
“giyindim” anlamlı filler de vardır. Dolaysıyla Arapça dilbilgisi konuları içinde
yer alan fiil cümlesini tamlayanların ayrı bir kitap halinde ele alınmasını
oldukça gerekli ve önemli buluyorum.
Temel kaynaklarımızda ele alınmış konuların
yeniden karmaşık bileşenler dengesinde ayrıştırılması, öğretim ihtiyacı odaklı
ve çağdaş yabancı dil öğretim yaklaşım, yöntem ve tekniklerine uygun maharetle işlenmesi,
takdire şayan bu eserin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İşlenecek konuların ana
ve tali başlıklar altında önce tablolar halinde toplu sunumu, konuların
birbiriyle ilişkisinin net görülmesi ve bir bütün olarak öğrenilip hatırlanmasına
fırsat vermektedir.
Eser, nahiv kitabı olmakla birlikte dört
temel dil becerisinin öğretimini de önemser bir tarzda tasarlanmıştır. Önemi
vurgulanması gereken bir başka husus da konu, açıklama ve örneklerin sonuç elde
etmeye odaklı tekniklerle işlenmiş olmasıdır. Konuların hatta örnek cümlelerin
bile kolaydan zora derecelendirilmesi, muhtevanın daha kolay öğrenilmesine,
örneklerin hızla hafızaya yerleşmesine ve her konuya eklenen alıştırmalarla da hedefe
ulaşılması kolaylaştırılmıştır.
Sözü uzatmamak için pek çok diğer önemli
özelliklerinden bahsedemediğim bu örnek çalışmadan değerli meslektaşlarımın mutlaka
faydalanmalarını tavsiye ederim. Arapça öğretiminde beceri-nahiv hassas dengesini
titizlikle koruyarak bu eseri öğrenen ve öğretenlere sunan aziz meslektaşım
Candemir Doğan Hocayı tebrik eder, daha nice güzel hizmetler için
muvaffakiyetler dilerim.
Prof.
Dr. Ahmet Suphi FURAT
Bahçelievler-İstanbul
TAKDİM
Dil; Yüce Allah’ın insanoğluna bahşettiği en
üstün güzel sanat aracı ve mucize bir armağandır. Onunla düşünür, duygu ve isteklerini
edebi ve ebedi iletilere çevirerek güzel sanat eseri formunda aktarma zevkini yaşar.
Bir sanat eseri manzumesi yaratılışında olan insan güzeldir ve hep güzele tutkundur.
Bunun için güzel sanatların zirvesi olan edebiyat, tarih boyunca insanlığın ilgi
odağı olmuş ve güzel söze tutkularını edebi sanat nesir, nazın ve hitabe
eserleriyle abideleştirmişlerdir.
Arapça tarihin tanıdığı en güçlü edebi güzel
sanat dilidir ve bunun doğal sonucu olarak edebi ürünleri de eşsizdir. Arapçanın
büyüleyici gücüyle tanışan Türk toplumunun değişimi din, bilim, kültür gibi
sosyal hayattaki köklü değişimlerle sınırlı kalmamış coğrafi bölgelerini dahi
yeniden biçimlendirmişler. Hatta bu etki yüzyıllar süren biçimlenmeyle yeni
hedefler, idealler ve ufuklar şekline dönüşmüştür. Odağa alınan Arapça
başarısıyla orantılı olarak onun etrafında biçimlenen hayatın her alanı da
başarılı olmuştur.
Arapçanın işlevsel gerileme dönemlerinde toplumda
iletişim kargaşası yaşandığı ve bunun sosyal kutuplaşmalara ortam hazırlayarak çözülme
ve gerilemelere neden olduğu tarihi tecrübelerle sabittir. Eğer tarihin bu
tecrübelerinden ibret alırsak Arapça ile yeniden kendi kültür kodlarımızı çözümleme,
komşu toplumlarla bir anlaşma ve kaynaşma aracı haline getirmemiz gerekir. Her
ne zaman Arapça iletişimde yerini ve değerini yitirmişse gerilemişiz, ne zaman
aksi olmuşsa kalkınmış ve yükselmişiz.
Aydın Üniversitesinin sosyal sorumluluk
bilinci gereği gelecek nesillerin yükselişi ekseninde Arapçayı aydınlık geleceğin
müjdecisi yapma azmindeyiz. Geçmişin başarılarla dolu parlak günlerini yeniden
inşa edecek geçlerimizi dilsel iletişimin başarısıyla söylediğini bilen,
söyleneni anlayan nesiller yetiştirme idealini eyleme dönüştüren ve sosyal yükselişi
yeniden inşa hamlesi olan ikinci kitabı sizlerle buluşturmanın sevinci içindeyim…
Dr. Mustafa AYDIN
İstanbul Aydın Üniversitesi
Mütevelli Heyet Başkanı
ÖNSÖZ
Arapça dünya dilleri arasında kendine özgü
yazı, okuma ve anlama sistemine sahip farklı nitelikli bir dildir. Arapça bir cümlenin
doğru okunabilmesi için önce ilettiği anlamın tahmin edilmesi ve sonra bu
tahmine uygun öge-anlam bağlantısının kurularak sesletimi gerekir. Çünkü dil birimlerini
doğru okuma aracı olan irap, her kelimenin cümlede yüklendiği görevin
bilinmesini gerektirir. Diğer dillerin aksine, okuyup anlama yerine, anlayarak
okuma ilkesiyle işleyen bir sisteme sahiptir.
Arapça cümlenin ögeler arası bağlantısı, iletimi
istenen anlama göre dizilir. Bu dizim de iletilmesi istenen anlamın dikkate
alınarak uygun okunmasıyla anlaşılır. Doğru okuma; önce tahmin etme sonra
anlama uygun çözümleme süreçlerini izler. Süreç sağlıklı işlerse doğru okuma
işlemi gerçekleşir. Bundan dolayı Arapça okuma, Türkçe okumadan farklı bir
işlem sırası izler. Yani Türkçede önce okunur, sonra anlaşılır, Arapçada ise önce
anlaşılır ve sonra anlama uygun olarak doğru okunur.
Arapçanın doğru okunması için anlaşılması, Türkçenin
okunarak anlaşılma diziminde olması, iki dilin karşılaştırmalı öğretimini gerektirir.
Diller arası karşıtsal sistemin varlığı öğretimde dikkate alınması etkin bir
öğrenmenin olmazsa olmaz bir gereğidir. Arapça cümlenin yapısal olarak okuma-anlama
sisteminde olması, öğretinde güçlü bir dilbilgisi öğretiminin yer alması
gereğini ortaya çıkarır.
Arapça öğretim tarihi geçmişinde dilbilgisi
öğretiminde yoğunlaşma ve önemseme nedenin bu özellikte aranması gerekir. Dil
melekesinin omurgasını kurallarla inşa edecek kadar ayrıntılı ve nesrinden
nazmına varıncaya kadar her tür kitabın telif edilmesi bu gerçeğin bir
yansımasıdır. Günümüzde hem Araplar arasında hem de yabancı dil olarak öğrenenler
arsında dilbilgisi yetersizlik sıkıntıları, tarihi tecrübenin haklılığını da açıkça
göstermektedir.
Tarihte hiçbir zaman günümüzde olduğu kadar bilgiye
ulaşmak kolay olmamıştır. Ancak günümüzün problemi bilgiye ulaşmak değil, bilgi
yığınları arsında boğulmadan bilgiyi tasnif ederek beceriyle işlemektir. Eğitimde
başarı, elzem-lazım sırasında seçimin yapılarak esas-ayrıntı temelli tümleşen
bir sistemle bilginin sunumunda saklıdır.
Arapça öğretiminde başarı için önce
Arapçanın dilsel özelliğinin öğretimin odağına alınması gerekir. Yukarıdaki
ilkelere uygun olarak gerekli sırlama ve ayıklamalar yapılarak bilgi kirliliğinden
kurtarılmalıdır. Halen sürdürülmekte olan değişim ve gelişime kapalı eğitim ise
bu sorunları bulma ve çözme yeteneğinden yoksun olmamakla kalmamakta kısır
döngü içindeki öğretime kendisi ayıca bir problem olarak katılmaktadır.
“Sistematik Uygulamalı-Alıştırmalı
Arapça Fiil
Cümlesini Tamlayanlar ve Karşıtsal
Çözümlemesi” Arapça öğrenim problemlerini çözme çabasının bir ürünüdür. Öğrenimin
omurgasını oluşturan dilbilgisi kurallarını sıradanlaşan yollarla öğretme
yerine, iletişimsel ihtiyaçlara uygun sistematik yollarla öğretilmelidir. Hem öğretim
aracı hem de hedefi olan dil, en uygun yöntem ve tekniklerle en verimli şekle getirilebilir.
Apaçık gerçek; “dil öğrenilmez, edinilir”
ilkesini esas alan serinin bu altıncı kitabı Arapça edinimini odağa alır. Yapısal
kuralları, sözün yerindeliğine uygun sade ve basit anlatımla kavratacak
cümleler içinde öğretir. Her kural dilin yaşayan iletişimsel örnekleriyle açıklanır,
dil canlı varlık kimliğiyle öğretilir. Odağa alınan dilin canlı ve yaşayan sistem
olarak öğretimi, çeşitli örgü alıştırmalarıyla gerçekleştirilir. Eşleşen aktarımla
cümle kurulum iskeleti çözümlenir, doğru okuma, anlama, yazma ve konuşma üslubunun
geliştirilmesine ortam hazırlar.
Mevlâ’dan Arapça öğrenen ve öğreten tüm gönül
erlerine faydalı olmasını niyaz eder, tüm emeği geçenlere, özellikle tetkik ve
tashihini yapan; Prof. Dr. Ahmet Suphi FURAT, Prof. Dr. Abdullah KIZILCIK, Em.
Kd. Alb. Nevzat Salih GÜVEN ve Yrd. Doç. Dr. Ahmed AZZAVİ’ye en içten teşekkür
ederim.
Prof.
Dr. Candemir DOĞAN